Baristalar Bali ve Jamaika diyecek
Dünyanın en popüler içeceği kahve olma yolunda gidiyor şüphesiz. Bir zamanlar Birleşik Krallık’ın uğruna savaşlara girdiği, sömürgeleştirmek için sebep gördüğü çay İngilizler için bile popülerliğini kahveye kaptırmış durumda. Kahvedeki bu tüketimin artışıyla birlikte farklı coğrafyalardan rafine tatlar da birbirleriyle yarışıyor. Osmanlı’nın Yemen’e sahip olmasının ardından dünyaya açılan kahve Viyana ve Venedikliler tarafından telvesinden kurtarılıp bugünkü haline geldi. Kahve tadımı ‘Barista’ kültürünün oturmasıyla birlikte günden güne daha farklı, gizli kalmış çekirdekler keşfediliyor. Geçen 10 yıla kadar en pahalı kahveler Kenya, Guatemala ve Brezilya lokasyonunda bulunuyordu. Barista’ların damak tatlarını aromadan, yoğunluğa evrildiği şu dönemde tropik iklimin hüküm sürdüğü bölgeler öne çıkıyor. Önümüzdeki yıllarda en çok konuşulacak çekirdekler ise Jamaika ve Bali’de olacak.
Japonya ‘nikkei’leri çağırıyor
Geçmişte, Sabah ve Akşam gazetelerinde en çok işlediğim konulardan biridir ‘Nikkei’. 100 yıl öncesinden Japonya’dan, Peru’ya göç eden uzak doğu halkının kendi tarifleriyle, bulundukları ülkenin mutfağını birleştirmesiyle ortaya çıkan bu adım gastronomi dünyasının yıldızı olma yolunda. Hakkasan ve Nobu gibi büyük markaların bile mönüsünün büyük bölümünü oluşturan Nikkei için Japonya yeni bir devlet politikası geliştirdi. Bizim henüz kıymetini bi’türlü kavrayamadığımız ‘yemek’ konusunun ülke kültürünü yansıttığını bilen Japonya 100 yıl önce giden vatandaşlarına geri dönmesi için “Nikkei” başlığında teşviklere başladı. Mutfağın, bir ülke tanıtımındaki rolünün yanında tarım ihracatında da önemli bir kale olduğu gerçek. Keşke biz de buna benzer politikalar üretip, en azından sahibi Türk olan dünyanın en çok bilinen yoğurt firmasının altında yazan ‘Greek Yoghurt’ yazısını Türkleştirebilsek!
Expo Milano’da konu: Yemek
İzmir’de yapılması işten bile değilken avcumuzun içinden kayıp giden Expo 2015 Milano’da başladı. En çok konuşulan, tanıtılan konulardan biri ise yeme-içme sektörü oldu. Bu gelişimi yakından takip eden birçok endüstriyel firma, inovasyonlarını yönlendirdikleri yemekle ilgili konularla fuarda boy gösterdi. Bunlardan biri de Peugeot’nun yakında satışa sunmayı planladığı küçük çaplı kafeye dönüşen minibüs oldu. Bizim geçmişteki köfte arabalarını anımsatsa da tasarım olarak konumlandığı alanda yerleşik bir mekandan farkı olmayan bu minibüsleri önümüzdeki yıllarda Avrupa’nın önemli caddelerinde göreceğiz.
*
