Adana’da Benzersiz ‘Narenciye’ Mevsimi
Türk ekonomisindeki önemi, yetiştirdiği işadamı, sanatçı ve sporlarıyla hep saygı duyduğum bir il olmuştu Adana. Ama 2013 yılından bu yana yapılan ‘Portakal Çiçeği Festivali’nden başlayan sevgim şehrin bendeki etkisini bambaşka bir boyuta taşıdı. Bunda Adana’yı marka bir şehir olarak konumlanmak için kurulan ATAK A.Ş’nin payı büyük.
İlkbaharını, sonbaharını yaşadığımız Adana’nın kışını da yaşamak için geçen ay bir grup gazeteci yolumuzu yine bu güzel şehre kırdık. Aslına bakarsanız farklı bir deneyim yaşamak gibi bir gayemizde yoktu. ATAK A.Ş genel müdürü İlhami Günsel’in bizlere bu seferki sürprizi farklı narenciye çeşitleri oldu.
Limonun Tatlısı Olur Mu?
Narenciye zengini olan bölgedeki çeşitlerin niceliğine şaşırmamak elde değil. Bu çeşitler arasında en ilgimi çekense tatlı limon oldu. Ekşinin sembolü olmuş limonun tatlı haline çok sevdim doğrusu. İhracı şimdilik pek mümkün olmadığı için Adana’dan farklı bir yerde yeme ihtimaliniz yok diyebilirim. Ağaç kavunu, kan portakal, tatlı portakal da bu mevsimde yiyebileceğiniz Adana’da yetişen narenciye ürünleri.
Gaziyi kazandı, kebapçıyı açtı
Adana’ya geldiğimizde mutlaka uğradığımız Gazipaşa Kebap’tan başladık turumuza. Şehrin geleneksel kebapçılarını düşününce çok genç bir marka olmasına rağmen müdavim sayısı oldukça fazla. Markanın kurucusu Müthiş Ölçer yetiştirdiği atın Gazi Koşusu’nu kazanmasının ardından bu mekanı açmış. Spesiyalleri alışılmışın dışında sunumlarla kurgulaması da başarılı.
Seyhan Nehrinin yanında konumlanan Sheraton Adana’ysa şehrin ortasında tatil konforu sağlayacak SPA ve sosyal tesislere sahip. Otel içindeki tesislere şehrin en iyi kebapçılarından Onur Kebap’ı da katmış. Bence Türkiye’nin en başarılı kebapçılarından Şevket Azboy burada gelen turistlere kebap workshop’u yapıyor.
İki yeni gastronomi keşfi
Adana’ya 3. seyahatim olmasına rağmen iki yeni gastronomik keşif daha yaptım. Tarihi Gar binasının yakınlarındaki ‘Gar Kahvesi’nde bambaşka bir kahve deneyimi yaşadım. Farklı kavrulma tekniğiyle sert içimli, eşsiz bir tada sahip olmuş. Sunumu da klasik porselen yerine cam çay bardağında yapılıyor. Diğer keşfim ise kaymaklı tel kadayıfı! Neredeyse uçağı kaçırmayı göze alıp İlham Günsel’in misafiri olarak gittiğimiz Doğan Kaymak Kadayıf‘ta tattığımız kadayıf bugüne kadar denediklerimizden çok farklıydı. Sebebiyse üzerine dökülen günlük kaymak. Tatlı düşkünleri mutlaka tatmalı.
Spago yemeklerine Murat Bozok dokunuşu
Oscar yemeklerinden dolayı adını duymayan yoktur Wolfgang Puck’ın. Geçtiğimiz yıl St. Regis otelin roof’unda açılan Spago’yla İstanbul’a da imzasını attı ünlü şef. Benim sevdiğim restoranlardan biri olsa da çokta volümlü iş yaptığını söyleyemem. Puck bu yıl İstanbul’daki restoranı için bizim ünlü şef Murat Bozok’u ikna etmiş. Böyle büyük şeflerin genelde yolun başındaki yetenekli şefleri tercih etmesine alışmıştık. Türk şefler arasında önemli bir şöhrete sahip, Gordon Ramsey gibi ünlü şeflerle aynı mutfakta bulunmuş Murat Bozok’un Spago yemeklerine dokunması hemen kendini belli etti.
Murat Bozok dokunuşlu yemeklerde ricotta peynirli ve kuzu etli gnocchi ve Hint baharatlı fırında ağır pişirilmiş dana yanağı olağanüstüydü. Özellikle dana yanağının yatağındaki garam masala sosu muhteşemdi. Yemeklerde ise hafif bir şeker tadının olmasıyla Spago’nun imzası. Wolfgang Puck ve Spago ekibinin yemeklerini dünyanın neresinde yerseniz yiyin bu tadı alabiliyorsunuz.
Kokuların izinde bir workshop
Restoran ve şef tadımlarını çok sevsem de akademilerdeki konulu, eşleşmeli yemeklerin ambiyansı bambaşka oluyor. IWSA’da Ayça Budak’ın eşleşmelerinde bu ambiyansı hep zirvede hissederim. Uzun zamandır yapılan ‘The nose meets the chef’ yemeğine katılma fırsatı buldum. Parfümer Vedat Ozan’ın belirlediği ve muhteşem hikayelerini anlattığı kokulara, Tuncay Gülcü’nün harika yemekleri muhteşem bir deneyim yaşattı. Kokuların damakta ve burunda bıraktığı etkilere hiç bu kadar bilinçli tanık etmedim diyebilirim. Siyah havyar ve köy eriştesinin buluştuğu tabak, limon kokusunu uyumlu limon kabuklu avokado püresi yatağında ızgara karides ve böğürtlenli frik pilavı yatağında dana kaburga gece tattığımız muhteşem yemekler arasındaydı.
Mizahın merak ettirdiği lezzetler
Yayın ismiyle açılan cafe/restoran konseptlerinin pek başarılı olduğunu söylemek doğru olmaz. Fakat Leman Kültür’ün cafe zinciri pek ses etmeden birçok popüler semtte gençler tarafından en ok tercih edilen mekanlar arasına girdi. Hatta Beşiktaş Leman Kültür Cafe, sanat etkinliklerinin öncesi/sonrası buluşma noktası oldu diyebilirim. Markanın espirili yemek isimleriyse sizi hep bir başka şey denemeye itiyor. Angelina Jolie Usulü Biftek Salata, Kaçak Katlı İskansız Burger, Şnitzel Arnold Schwarzenegger Burger, Di Caprio Bayıldı gibi isminden etkilenip yiyeceğiniz seçenekler var. Leman Kültür Cafe’de başarılı olduğu konsepti Denizli Liman Otel’le farklı bir boyuta taşıyormuş. Leman Kültürcüler yeme-içmeden sonra turizme de mizah katacak.
Chinelli’nin kurgusunda otantik İtalyan yemekleri
Geçen aylarda size İtalyan ürünleriyle gerçekleşen MSA’daki ‘Autentico Italiano’ yemeğindeki deneyimlerimi yazmıştım. Bu yemeğin devamı projeye de çok uygun olan Eataly’de, Claudio Chinelli’nin kurgusuyla gerçekleşti. İtalyan Ticaret Odası’nın organize ettiği bu şık yemekte Chinelli her zamanki gibi basit yemeklerle harika işler çıkarmayı başardı. Tam anlamıyla ‘ al dente’ kıvamında makarna ve Napoli usulü domates soslu levrek lezzet algımızı doruklara çıkardı.
Sway’le popülerleşen Palandöken
3 yıl önce Dikmen Ailesi ‘Türkiye’nin en tercih edilen kış turizm merkezlerinden biri olacağız’ iddiasını’ ortaya koyduklarında buna pek ihtimal vermiyordum. Hem otel hem de Palandöken’deki tesis bunu hak etse de Uludağcı, Kartalkayacılar alışkanlıklarını bu kısa periyotta değiştirmeyecekleri görüşünü savunuyordum. Ama Can Dikmen haklı çıktı. Bu yılın tartışmasız en gözde kayak tatil merkezi Sway Hotel’in kurgusuyla Palandöken. Gece de kayak yapılabilmesi, kusursuz pistlerinin yanında otelcilik konusunda da bildiğimiz eski tip dağ otellerinden vizyon olarak çok önde. Can Dikmen’in bu konudaki en büyük destekçisi şimdiden turizm sektörünün önemli isimlerinden biri olan Berke Dikmen.
A La Carte kıvamında açık büfe
Sway Hotel yeme içme planlarını bol çeşitli açık büfe üzerine kurgulamış. Normalde averaj olan açık büfe kavramı Sway Hotels’de A la Carte kadar başarılı. Özel fırında isteğe göre yapılan pide, özel döner ve çağ kebabı, zengin peynir çeşitleri çok ama çok başarılı. Kayağa gelip sporu önde tutanlar içinse yine zengin bir sağlıklı köşe yapılmış. Sway Hotels’i kısa sürede bu kadar popüler olmasının bir diğer sebebiyse Havalimanı ve otel arasındaki yolun 10 dakika sürmesi ve diğer dağlara göre konforu diyebilirim.
Orkun Bulut