Zaman zaman farklı mecralarda yer alan ve tüketicilerin tüketim kararlarını etkileyen, tavuk etinin sağlıklı olmadığına ilişkin iddialar hakkında Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Akan değerlendirmelerde bulundu. Akan, “Esas sorun ‘Doğru sanılan yanlışlar’. Halkın doğru bilgilendirilmesi gerekiyor” dedi.
Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Akan, piliç eti konusunda tüketicilerin doğru sandığı yanlışlarla ilgili dikkat çekici açıklamalarda bulundu.
Tavuk üretimi hakkında tüketicilerde oluşan olumsuz algının, doğru sanılan yanlışlar nedeniyle ortaya çıktığını belirten Prof. Dr. Mehmet Akan; Türkiye’deki üretim standartlarının Avrupa ve diğer dünya ülkeleri ile kıyaslandığında çok daha iyi olduğunu belirtti.
Akan, “Türkiye’de yılda kişi başı ortalama 20 kilogram beyaz et tüketiliyor. Bu rakam diğer gelişmiş ülkelerde ise çok daha yüksek. Bu durum bize şunu gösteriyor; Türk halkı tavuk yemeyi seviyor ancak yanlış bilgilendirmeler nedeniyle olumsuz algılarını aşamayan bir kesim var” dedi.
Kamuoyunda beyaz et tüketimi ile ilgili en temel sıkıntının; hormon kullanımı, antibiyotik kullanımı ve GDO’lu yemler hakkında ortaya atılan spekülasyonlar olduğunu söyleyen Akan, yanlış bilgilerle ilgili şunları aktardı:
Tavukta hormon yok!
“Türkiye’de tavuk tüketiminin, diğer ülkelere göre düşük kalmasının nedeni tüketicilerin yanlış algısı. Tüketicilerin bir bölümünde tavuk üretiminde hormon kullanıldığı algısı var. Bu yanlış bilginin aksine, üretimin hiçbir aşamasında hormon kullanılmıyor ve dolayısıyla üründe de hormon bulunmuyor. Ayrıca bu konudaki yönetmelik ve denetimleri ile kuralları belirleyen Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı da, Türkiye’de hormon kullanımını, üretimini, satılmasını ve bulundurulmasını da yasaklamıştır. Geçmişte, kanatlı hayvanlarda hormon kullanımının uygulanabilirliği ile ilgili araştırmalar yapılmış ancak kanatlılardahormon uygulamalarından olumlu sonuç alınamadığı bilimsel olarak ispatlanmıştır. Bu nedenle dünyada kanatlı hayvanlarda kullanılmak üzere üretilen herhangi bir hormon preparatı (ürünü) bulunmamaktadır ve dolayısıyla olmayan bir ürünün kullanılması da mümkün değildir.”
Antibiyotik sadece tedavi amaçlı kullanılıyor
“Tavuklarda büyütme amaçlı antibiyotik kullanımı, 2006 yılından itibaren Avrupa Birliği’nde (AB) olduğu gibi Türkiye’de de tamamen yasaklandı. Tavuk eti üretiminde 2006 yılından bu yana antibiyotikler sadece tedavi amaçlı olarak Veteriner hekim reçetesine bağlı olarak kullanılıyor. Antibiyotik uygulanan hayvanlar, kullanılan antibiyotiğin yasal ilaç kalıntı arınma sürelerini tamamlanmadan kesilmemektedir ve tüketime sunulmamaktadır. Antibiyotiklerin ruhsatları da Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından veriliyor ve denetimi de yine aynı Bakanlık tarafından yapılıyor.”
Karma yemle besleniyorlar
“Piliçler, en iyi gelişim seviyesine ulaşmaları için karma yemlerle besleniyorlar. Yemler, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın koyduğu kurallar doğrultusunda, mısır, buğday, soya fasulyesi gibi ürünlerin maksimum verime uygun, bilimsel formüllerle bir araya getirilmesiyle oluşuyor. Yemlerin üretildiği karma yem fabrikaları, en modern teknolojilerle, özellikle bilgi işlem teknolojisinin tüm imkânlarından da yararlanılarak kuruluyor. Bu da üretimde insan hatasını önlüyor, üretimin tamamı kayıt altında tutulabiliyor ve geriye dönük izlemeye olanak sağlıyor. Piliçler büyüme sürecinde, yaşına göre içeriği ve miktarı değişen oranlarda planlı biçimde yem yiyor. Türkiye’de GDO ile ilgili hususlar, 5977 sayılı Biyogüvenlik Kanunu ve buna bağlı olarak çıkarılan yönetmeliklerle yürütülüyor. Biyogüvenlik Yasası büyük ölçüde AB mevzuatı ile uyumlu, hatta bazı konularda daha da katı. Yasa bu kapsamda, GDO’lu tohum ekimini ve her türlü ticaretini de yasaklıyor.”
Hayvan refahı standartların da üzerinde sağlanıyor
“Piliç yetiştiricileri, tüm üretim aşamalarında hayvan refahı konusunda pek çok önlem alıyor. Bunlara; yaşına göre sıcaklık, ihtiyacı kadar temiz hava temini, sıcak havalarda kümesin soğutulması, iyi ve kuru altlık sağlanması, kümesin temizlik ve dezenfeksiyonu gibi pek çok örnek gösterilebilir. Bu önlemler sadece yetiştirme dönemi ile sınırlı kalmıyor, taşıma ve kesim sırasında da devam ettiriliyor. Piliç yetiştiricileri hayvan refahı konusunda yasal düzenlemelere uymalarının yanı sıra, konu ile ilgili olarak sürekli eğitim de alıyorlar. Entegre tavuk üretim tesislerinin her birinin, kapasitesine göre, sayıları binlerle ifade edilen sözleşmeli çiftliği bulunuyor. Hayvanların bulunduğu ortamlar uluslararası standartlara ve hayvan refahına uygun biçimde oluşturuluyor. Kümeslerde altlık, havalandırma, ısıtma ve soğutma ile ilgili olarak hayvanların istediği koşullar sağlanıyor. Kümeslerde metrekareye ortalama 13 civciv düşüyor. Bu sayı kümes koşullarına, coğrafi bölgeye ya da içinde bulunulan mevsime bağlı olarak dünyada da uygulandığı gibi 10-18 arasında değişebiliyor. Tüm üreticiler ve entegre firmalar, hayvan refahına uyulmadığı ve hayvanların ihtiyaç duydukları konforlu ortam sağlanamadığı şartlarda, verimli bir üretim yapılamayacağını çok iyi bilirler. İyi üretim yapılması ancak hayvanlara uygun koşulların sağlanması ile yapılabilir”
Algı araştırması yapıldı
“BESD-BİR tarafından yaptırılan algı araştırmasından da çok ilginç sonuçlar çıktı. Türkiye genelinde, 18-64 yaş arası 910 kişiyle görüşülerek yapılan araştırmanın sonucunda tüketicilerin tavuk eti hakkında yanlış algıya sahip olduğu tespit edildi. Araştırmada, katılımcıların yüzde 60’ı haftada bir kez ve daha sık tavuk ve tavuk ürünleri tüketenler oluşturdu. Düzenli ve sık tavuk tükettiğini açıklayanların yüzde 31’i fiyatını uygun bulurken, yüzde 24’ü lezzetli, yüzde 23’ü sağlıklı ve faydalı, yüzde 15’i ise damak zevkine uygun olduğunu belirtti. Yine tavuk etini düzenli ve sık tüketenlere sorulan ‘Son bir yılda tavuk tüketiminiz değişti mi?’ sorusuna ise katılımcıların yüzde 14’ü eskisine oranla daha çok tüketiyorum, yüzde 75’i bir değişiklik olmadı, yüzde 11’i ise daha az tüketiyorum yanıtını verdi.”