Ana Sayfa » Sağlık » Hazır Aldığınız Her Yiyecek Kilonuzu Tehdit Ediyor

Hazır Aldığınız Her Yiyecek Kilonuzu Tehdit Ediyor

turkiye-hastanesi-saglikUzman Diyetisyen Bahattin Arslan uyarıyor: hazır alınan her yiyecek, sağlığınızı ve kilonuzu tehdit eder.

Türkiye Hastanesi doktoru Uzman Diyetisyen Bahattin Arslan, hazır alınan her yiyeceğin içinde bolca katkı maddesi, şeker ve kimyasal bulunduğuna dikkat çekerek yiyeceklerin evde, doğal malzemelerle üretilmesinin sağlık açısından büyük önem taşıdığını vurguladı.

Yaz ayları, hepimizin kendini daha özgür hissettiği, dışarıda daha fazla zaman geçirmek istediği ve dolayısıyla daha bol hazır yiyecek tükettiği dönemlerdir. Gezerek harcadığımız enerjiyi geriye kazanmak için dinlenirken hazır bir hamburger, yanında soğuk bir içecek ve üstüne dondurma ya da tatlı atıştırmak büyük keyif veriyor. Bununla da kalmıyor, arada bisküvi ya da cips gibi eğlencelikler de tüketiyoruz. Hem pratik hem de lezzetli bulduğumuz bu atıştırmalıklar, bize kolaylık sağlayıp keyif verse de sağlığımız açısından büyük risk oluşturuyor.

Türkiye Hastanesi doktoru Uzman Diyetisyen Bahattin Arslan, özellikle şehir hayatının hazır gıda ve ön işlemden geçmiş ürünlere talebi artırdığını belirtiyor ve bu ürünlerin sağlığımıza olan olumsuz etkileri konusunda bilgiler veriyor.

Bahattin Arslan, hazır gıdaların etkilerine dikkat çekmek için konuşmasına ilginç bir tespiti paylaşarak başlıyor: “Bizim, az gelişmiş diye tanımladığımız Çat, Fas gibi Afrika ülkeleri yeterli gıda tüketemiyor. Ancak ne ironiktir ki,  bize göre daha sağlıklı besleniyorlar. Obezite ve pek çok kanser türü bu toplumlarda neredeyse hiç görülmüyor. Çünkü, bu ülkelerde bizdeki gibi paketlenmiş, likit, yüksek karbonhidratlı, asit-şekerli, katkı ve koruyucu maddeli ürünler tüketmiyorlar. Bu gıdalar, şeker sindirimini sağlayan insülin salgımızı bozarak sağlığımız üzerinde pek çok olumsuzluklara yol açıyor.”

Hızla Tüketilebilen, Katkı Maddeli Yiyeceklerden Uzak Durun

Katkı maddeleri ve şekeri bağımlılık derecesinde tükettiğimizi belirten Uzman Diyetisyen Bahattin Arslan, “İçine şeker kattığımız her yiyecek,  hemen damak tadımıza uygun bir gıdaya dönüşüveriyor. Üstelik, şekere ulaşmak eskiden olduğundan çok daha kolay. “Obezite” eşittir “şeker tüketimi” diyebiliriz. Şekeri, eskiden şeker kamışından elde ederdik. Şimdi nişastadan, özel işlemlerle elde edilen glikoz şurupları var. Glikoz şurubu, kimyasal işlemlerle kolayca elde ediliyor ve şekerden kat kat daha ucuz. Ancak ne yazık ki, bu ürün pek masum olmayan yan etkilere sahip. Buna bir de hareketsiz hayatı eklediğimizde, kanımızdaki insülin değerlerimizin hızla değiştiğini gözlemliyoruz. Günümüzde şeker hastalığının görülme oranları arttı ve obezite, önüne geçilmez bir hal aldı. Bu da insan ömrünü ve hayat kalitesini olumsuz etkilemeye başladı” diyerek şu gerçeklere dikkat çekti: “Sağlıklı beslenme konusunda kamuoyu sürekli bilgilendirilmeye çalışılıyor, Sağlık Bakanlığı hareketli bir yaşamı özendirmek için önemli çalışmalar gerçekleştiriyor, ancak maalesef şişmanlık ve şişman nüfus azalmıyor. Bu durum, beslenme alışkanlıkları konusunda daha geniş çaplı ve daha radikal kararlar alınmasının ve gerektiğinde bunun yasal düzenlemelerle de desteklenmesinin önemini her geçen gün artırıyor.”

OKU ➤  SAĞLIKLI BİR RAMAZAN BAYRAMI İÇİN 10 ÖNERİ

Maliyetinin Altında Sunulan Ürünler Mutlaka Katkı Maddeleri İçerir

Yediğimiz ürünlerin kolay tüketilebilir değil, emek verilerek hazırlanabilir gıdalar olması gerektiğini vurgulayan Bahattin Arslan, gıda terörüne karşı da uyardı: “Alışveriş yaparken aldığınız her ürünün ambalajını inceleyerek, içindekiler bölümünü mutlaka okuyun. Özellikle şeker ve türevlerine karşı dikkatli olun. Aldığınız ürünlerin içinde glikoz şurubu, modifiye nişasta, maltodesktrin, gıda tatlandırıcıları ya da yapay şeker olmamalı. Evde yaptığınız kekin içine koyduğunuz malzemeleri düşünün. Bu malzemeler olmadan kek yapabilir misiniz? Hayır. Ancak, dışarıdan aldığınız kekler ne yazık ki bu malzemeler yerine onlarca katkı maddesi, adını duymadığınız yağ çeşitleri ve kıvam vericiler kullanılarak üretiliyor. İnsan kendisine zarar verecek bir gıdayı tüketmek ister mi? İstemez elbette. Bu nedenle böyle gıdaları satın almak yerine evde kendimiz yapmayı tercih etmeliyiz ve kendi ürettiğimiz yiyeceği tüketeceğimiz bir hayat biçimi oluşturmalıyız. Sütlü tatlılar her zaman hamur işlerine tercih edilmeli. Bir meyveyi soğutarak yemek de sizi tatmin eder ve tatlı yemiş hissi uyandırır. Hazır almak, insana kolay ve ucuz geliyor. Peki bu kadar ucuz olan bir şey ne kadar sağlıklı olabilir? Dışarıda yediğiniz gıdaların içine eklenenler gerçek ürünler olmadığı için maliyeti daha ucuzdur. Bir gıdayı ucuza alıyorsanız, katkı maddesinden mutlaka şüphelenmelisiniz. Etin kilosu 30 TL ise, sucuğun kilosunu 15 TL’den yiyemezsiniz. Sütün kilosu 3 – 4 TL ise 15 kilo sütten yapılan kaşarın kilosu 10 TL olamaz.”

Hareketsizlik Ve Şeker Şişmanlığın Baş Aktörleridir

Uzman Diyetisyen Arslan, insanların hareket etmek istemediğini, ancak yemek ve özellikle şekerden de vazgeçemediğini belirterek, içinde şeker ve türevleri olan gıdaların tüm dünya çapında alınacak bir kararla azaltılması ya da tamamen yasaklanması gerektiğini söylüyor: “Sağlığa zararlı ve şişmanlatan ürünler yasaklanmalı. Yönetici otoriteler bu konuda ortak hareket etmeli. İnsanlar giderek şişmanlıyor ve bu da önemli hastalıklara yol açıyorsa, bu gıdaların dünyada azaltılması gerekir.”

OKU ➤  Bize Hormonlarımız Mı Kilo Aldırıyor?

Yaşam Şeklinizi Değiştirmek Konusunda Cesur Olun

İnsanların fazla kilolarından kurtulmak için hayat düzenlerini değiştirmesi gerektiğinin altını çizen Arslan, evlerimizde, haftalarca alışveriş yapılmasa bile aç kalınmayacak düzenler oluşturulduğunun, bu düzen için dayanıklı ürünlerin tercih edildiğinin ve dayanıklı ürünlerde uzun ömürlülüğün sağlanabilmesi için de bol miktarda katkı maddesinin kullanıldığının altını çizerek şu önerilerde bulundu: “Topraktan biten ve ağaçta yetişen şeyleri yemeye özen gösterin. Bunlar, gereğinden çok pişirilerek mama kıvamına getirilmemeli. Yemeklerinizde doğal yağlar kullanın; zeytinyağı oldukça sağlıklı, tereyağını da yok saymayın. Pilavı, yağda yumurtayı her gün yemiyorsanız, arada sırada pişirdiğiniz bu yiyeceklere tereyağı koyabilirsiniz. Kimyasal yollarla elde edilen sıvı yağlardan uzak durun. Sofranıza çok çeşit getirmeyin. İnsan her çeşidin tadına azar azar da olsa bakmak ister. Bu da ölçüyü kaçırmaya sebep olur. Tabaklarınızı mutlaka küçültün. Et yiyorsanız yanında sadece salata veya kansızlığınız yoksa yoğurt yeterlidir. Üzerine tatlı yemeye hiç gerek yok. Dolaplarınıza gereğinden fazla yiyecek koymayın. Can sıkıntısı, stres, sohbet ya da televizyon size gereğinden fazla yiyecek tükettirebilir. Böyle durumlarda elinizin altında meyve gibi sağlıklı atıştırmalıklar olsun. Alışveriş, saklama ve beslenme alışkanlıklarınızı değiştirmek konusunda cesur davranın. Emin olun, sonucunu kısa sürede görmekten ve hissetmekten büyük mutluluk duyacaksınız.”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir