Es
kiden, ailelerin çocukları için kurduğu doktorluk ya da avukatlık hayallerinin arasına günümüzde “şeflik” mesleği de eklendi. Artık aşçılık, tabir-i caizse alaylı olmaktan çıkıp, okullu oldu.
Aşçılar nasıl “şef” oldu? Çok değil, 10 sene önce en fazla lise seviyesinde eğitime sahip, hep birilerinin yanında yetişmiş aşçıların hakimiyetinde olan mutfaklarda, bugün birkaç dil konuşabilen, genel kültür seviyesi yüksek, kendine has bir tarzı ve dünya görüşü olan şefler görür olduk. Aslında yüzyıllardır unvanı olan bir meslek aşçılık. Her ne kadar “Şeflerin Kralı, Kralların Şefi” sözü 1800’lü yıllarda Auguste Escoffier için söylenmiş olsa da ülkemizde bu unvan, ancak son yıllarda hak ettiği değeri bulmaya başladı. Başlarda birçok genç, yurt dışına giderek, belli okullarda aşçılık eğitimi almayı tercih ediyordu. Oysa bugün, hızla yaygınlaşan aşçılık okulları sayesinde uzağa gitmeye gerek kalmadı. Bunların içinde en önemli yatırım ise 2012 senesinde American Hospitality Academy International Hotel Management Schools’un, (AHA-IHMS) Türkiye’de USLA, yani Uluslararası Servis ve Lezzet Akademisi’ni kurmasıydı. USLA, sektörde uluslararası bir okulun Türkiye’de kurduğu ilk kampüs olma özelliğini taşıyor. Ülke Sınırları İçinde, Dünya Standartlarında “Şef”ler Yetişiyor!
Mecidiyeköy’de bulunan kampüste, son teknoloji ile döşenmiş profesyonel mutfaklar ve teori sınıfları yer alıyor. Sektöre pratik bilgilerle donanmış şefler yetiştirmek amaçlı kurulan uygulama restoranının menüsünü de öğrenciler belirliyor ve hazırlıyor.
Öğrencilerine olan sorumluluğunu sadece verdiği eğitimle sınırlı tutmayan USLA, mezunlarına dünyanın farklı ülkelerinde 6 ila 12 ay süreyle Ritz-Carlton, Marriott, Starwood, Hilton gibi zincir otellerde veya dünyaca ünlü restoranlarda ücretli staj imkanı sağlıyor.