SİNSİ HASTALIK OBEZİTE HAVALARIN SOĞUMASINI BEKLİYOR
Obezite, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de en önemli sağlık sorunlarının başında geliyor. Türkiye’de obezite çocukluk çağından itibaren tehlikeli bir seyir izlerken, kadınlarda erkeklere oranla daha fazla görülüyor. Kişilerin sosyal hayatını olumsuz yönde etkileyen obezite; farklı hastalıkları da beraberinde getirirken, kişilerin yaşam süresini kısaltabiliyor…
Yanlış beslenme ve fast food beslenme alışkanlığı, hareketsiz yaşam, genetik faktörler, hormonal ve metabolik etkiler, psikolojik nedenler ve alkol tüketimi gibi zararlı alışkanlıklar obezitenin başlıca nedenleri arasında yer alıyor. Kullanılan bazı ilaçlar, kadınlarda doğum sırasında ve sonrasında alınan kilolar, hormonal değişiklikle ve bilinçsiz diyetler de hızla kilo alınmasına neden olabiliyor. Türkiye’de obezite hastalığının her geçen yıl, hızla ve olumsuz yönde ilerlediğine dikkat çeken Medicorium’dan Genel Cerrahi & Obezite ve Metabolizma Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Murat Üstün obezite tedavi yöntemleriyle ilgili bilgileri aktarıyor.
Soğuk havalarda kilo artışı daha çok görülüyor!
Mevsim değişikliğine bağlı olarak havaların soğumaya başlamasıyla birlikte sıcaklık düşüşleri ağırlık artışına da neden olabiliyor. Sıcaklık düştüğünde; vücut kendini korumak için bir savunma mekanizması oluşturarak yağ dokusunu artırma eğilimine gidiyor. Fazladan alınan karbonhidratlar ise vücutta yağ olarak depolanıyor. Özellikle bu mevsimlerde şekerli besinler daha çok tüketildiğinden kan şekeri hızlı bir şekilde yükselerek vücut ısısı aniden artabiliyor. Bu nedenle soğuk havalarda insanların şeker ve şekerli besinleri tüketiminin arttığı ve buna bağlı olarak kilo artışı görülüyor.
Da Vinci tekniği ile hastalar aşırı kilolarından kurtulabiliyor
Op. Dr. Murat Üstün obezitenin hem önlenebilir hem de tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu belirterek; obezite tedavisinde sağlıklı beslenme tedavisi (diyet), egzersiz tedavisi ve ciddi vakalarda cerrahi tedavi uygulanması gerektiğini vurguluyor. Op. Dr. Murat Üstün, obezite hastaları için cerrahi operasyonların günümüzde başarı ile uygulandığını belirtiyor.
Genel anestezi altında yapılan ve kansız ameliyat olarak bilinen laparoskopik cerrahi, iyileşme sürelerinin kısalığı ve başarısını kanıtlamış olması ile açık ameliyatların yerini almaya başladı. İnce bir teleskopun karın içine sokularak organların görüntülenmesi ile gerçekleştirilen laparoskopi ameliyatlarında; karın içi aydınlatılarak hastalık veya problemler doğrudan gözlemlenebilir ve bir sorun olması halinde aynı anda karın içinde açılacak 3-5 mm’lik deliklerden gönderilen yardımcı aletlerle tedavi gerçekleştirilebiliyor.
Robotik cerrahi ise; laparoskopik yöntemin geliştirilmesiyle elde edilmiş, üç boyutlu görüntü elde edebilme imkanı sunan teknolojik bir yöntem olarak uygulanıyor. Robotik cerrahide kullanılan Da Vinci enstrümanlarının uçları kendi eksenleri etrafında 540 derece dönerek insan elinin bilek hareketini taklit ederken, daha ufak boyutlara sahip olduğu için insan elinin sığamayacağı noktalara ulaşabiliyor.