Ana Sayfa » Haber Turu » Barilla Gıda ve Beslenme Merkezi’nden Gıdanın Geleceği İçin Dev Bir Adım

Barilla Gıda ve Beslenme Merkezi’nden Gıdanın Geleceği İçin Dev Bir Adım


2009 yılından beri, dünyanın gıda ve beslenme alanında yaşadığı sorunlara ekonomi, tıp, sosyoloji ve çevre bilimleriyle birlikte disiplinler arası çözümler geliştirmek amacıyla bir düşünce kuruluşu olarak faaliyet gösteren BCFN (Barilla Gıda ve Beslenme Merkezi) vakıf haline geldi.

Temel gıda ve beslenme konularını incelemek ve kritik sorunlara çözüm önerileri geliştirmek amacıyla 2009 yılında kurulan ve bugüne dek alanında çok önemli çalışmalar yapan BCFN, vakıflaşma sürecini tamamladı ve bir sivil toplum örgütü haline geldi. Guido Barilla’nın başkanlığını yaptığı vakfın yönetim kurulunda Roberto Ciati, Lucio Riva, Anna Ruggerini ve Luca Virginio’nun yanı sıra üç önemli isim yer alıyor. Slow Food International’ın kurucusu ve Başkanı Carlo Petrini, Avrupa Parlamentosu Tarım ve Kırsal Kalkınma Komitesi Başkanı Paolo De Castro ve Bocconi Üniversitesi Rektör Yardımcısı Alberto Grando, vakfın yönetim kurulunda görev aldılar. Vakıflaşma sürecinde yönetim kuralları, işlevleri ve yetkileri kararnamelere bağlı tamamen bağımsız bir kuruluş haline gelen BCFN, daha önce ön çalışmaları açıklanan Milano Protokolü’nü de vakfın ilk resmi çalışması olarak kamuoyuyla paylaştı.

Vakfın kuruluşu ile ilgili konuşan BCFN Başkanı Guido Barilla, “Önemli ve söz sahibi kişilerin vakfımızın bir parçası olmayı kabul etmelerinden dolayı onur duyuyoruz.” dedi ve şöyle konuştu: “Bu kişiler ve Danışma Kurulumuzun üyeleri ile birlikte insanların, toplumun ve gezegenimizin gelecekteki refahı için uygulanabilir çözümler bulma hedefiyle BCFN’nin çalışmalarına daha fazla hız kazandırabileceğiz.”

Vakfın ilk çalışması, Kasım 2013’te gerçekleştirilen beşinci Gıda ve Beslenme Forumu’nda duyurulan ve Expo Milano 2015’te resmen yürürlüğe girmesi hedeflenen Milano Protokolü oldu. Protokolün önemini vurgulayan Carlo Petrini şu açıklamayı yaptı: “Eğer tarihi açıdan bu kadar önemli bir Protokol özel bir vakıf tarafından ortaya konuyorsa, uluslararası politikanın yeterince hızlı yanıt veremediği ortadadır. Bu son derece önemli bir protokol ve politika dünyası birisinin adım atmasını beklemek yerine doğrudan müdahil olmalıdır”.

Milano Protokolü üç büyük amacı içeriyor: Farkındalık artırıcı kampanyalar ve tarım başta olmak üzere tüm gıda zincirini içine alan uzun vadeli anlaşmalar ile dünyada 2010 yılında 1,3 milyar ton gibi inanılmaz bir rakama ulaşan atık gıda oranının %50 oranında azaltılması, gıda ürünlerinden üretilen biyo yakıtlara yönelik kısıtlamalar ile tarımsal reformların oluşturulması ve finansal spekülasyona karşı mücadele edilmesi, çocukluktan itibaren gıda eğitimi konusuna dikkat çekilmesi ve Amerika Birleşik Devletleri’nde Michelle Obama tarafından gündeme getirilen çocukluktan başlayarak, sağlıklı yaşamın teşvik edildiği gıda eğitimine yönelik örnekleri takip ederek obeziteyle mücadele.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir