Sürrealist tatlar…
Tüm dâhiler gibi Salvador Dali de eksantrik, yerinde duramayan, hırslı bir kişiliğe sahipti. Ressam, yazar, illüstrasyon sanatçısı, mücevher ve mobilya tasarımcısı olan Salvador Dali, mantık filtresinden geçmeden özgür bireysel ifadenin yani sürrealizmin en önemli ressamlarından… “Hayırdır? Sanata mı soyundun, resme mi merak sardın?” dediğinizi duyuyorum elbet… Her zaman söylediğim gibi yineliyorum. “yemek işi gerçekten bir sanat…” Zaten sanatın içindeyiz, o yüzden de sanattan bahsetmemiz gayet normal değil mi? Salvador Dali’ye gelince, her sanatçı gibi o da gerçek bir gurme, lezzet
avcısı ve de mutfakseverdi… Çocukluk döneminde aşçı olmayı hayal eden Dali, eserlerinde hayatın onun için ne kadar gastronomik ve varoluşçu olduğunu da sık sık vurgulamış. Yemeğe olan aşkını hiçbir zaman unutmamış. Doğmadan önce dahi yemeğe olan tutkusunun var olduğunu belirtmiş. Bir yazısında “Okuyucularım büyük ihtimalle doğumdan önce anne rahminde geçirdikleri zamanı hatırlamazlar ama ben sanki dün gibi hatırlıyorum. O zaman bile gözlerim rehberimdi. Aldığım tüm zevk gözlerimde saklandı ve en etkileyici görüntü ise bir tavada olmadan gördüğüm yumurtalardı.
Sanırım bu görüntü hayatım boyunca beni rahat bırakmayacak” diyerek yemekle hiç bitmeyen yakın ilişkisine dikkat çekmiştir. Sanatçı burada belki de yemekle olan derin ilişkisine ana rahmi ironisiyle çarpıcı bir vurgulama yapmıştır. Artık o kadarını bilemiyoruz ama Dali için yemeğin bir ‘aşk’ olduğu kesin. Daha 6 yaşındayken aşçı olmayı hayal eden Dali’nin eserlerine ‘Meleğimsi ortamda yumuşak kafatası”, “Tavada yumurta tabaksız, melekler ve yumuşamış saatler”, “Yumuşak oto portre, kızartılmış Bacon ile” gibi adeta bir menü yazarmışçasına isimler vermesi de da sanatçının gastronomiden ne kadar etkilendiğinin en belirgin göstergesi. Katalan bölgesinin en önemli ve en sevdiği yumurta, spagetti, balık, ördek, peynir,
çikolata, salyangoz, denizkestanesi, pirzola gibi yiyeceklere resimlerinde yer veren Katalan ressamın, restoranların menülerini de çizmiş olması yemek ile ne kadar sıkı bağları olduğunu gösteren başka hoş bir ayrıntı. Peki, Sürrealist sanatçı Salvador Dali’nin gastronomi tutkusu ile illüstrasyonlar içeren bir tarif kitabı yazdığını biliyor muydunuz? “LesDiners de Gala”. Bu kitap, 12 kategoride 136 enteresan tarif içeriyor. Kitabın içerisinde afrodizyak yiyeceklerden, egzotik yemeklere, salyangoz ve kurbağa ile yapılan yemeklere kadar birçok alışıldığın dışında tarif mevcut. Kitap boyunca Dali, Gastro Estetik gibi kalıplar kullanıyor. Ispanak ile ilgili bir yorumda bulunurken “Ben sadece anlaşılabilir şekli olan yiyecekleri yerim. Eğer ben
ıspanak adı verilen bu tuhaf yiyecekten hoşlanmıyorsam, bunun nedeni bir şeklinin olmamasıdır; aynı özgürlük gibi” şeklinde çarpıcı ve derin bir yorumda da bulunuyor. Tarifler arasında “Salyangoz Dolgulu Dana Kotlet”, “Avokado Tostu” ve “Kurbağa Hamuru” gibi ilginç yemeklerde var. Bunlardan Avokado Tostu; haşlanmış kuzu beyni ile birlikte ezilmiş avokadoların tost ekmeklerinin arasına sürülüp, tost ekmeklerinin
tereyağıyla yağlandıktan sonra, üzerine badem ufalanarak kızartılmasıyla yapılıyor. Eee tarifin babası Dali olunca, ortaya böyle sınırları zorlayan seçeneklerin çıkması kaçınılmaz oluyor elbet. Bir yemeksever olarak sadece kendiniz için bile olsa, mutfağa girerken bir sanat icrası içinde olacağınızı asla unutmayın Netice de sanatın babalarının bile hayranlıkla yaklaştığı bir konu üzerinde çalışıyor olacaksınız. Çokta kasmayın, sonuçta ne kadar
özgürlük o kadar lezzet, ne kadar keyif o kadar kalite, ne kadar eğlence o kadar görsellik.
Bu iş sanatın her dalında da böyle değil mi? Afiyetle…
Eren Aydın